İngilizceye Nasıl Çalışmalıyım?






Yöntem ve teknik anlattığım Bonus videolar serimin ikincisi olan bu videoda, “İngilizceye nasıl çalışmalıyım?” sorusuna yanıtlar vermeye çalışacağım. Ben her hafta ortalama bir tane 5-10 dakikalık bir video yayınlıyorum ve size bir sonraki videoya kadar neredeyse 1 haftalık bir süre kalıyor. Bu süreyi en verimli olarak nasıl değerlendirebilirsiniz bunu anlatacağım. Hiç vakit kaybetmeden ilk maddemizle başlayalım.

1- Plan yapın

İngilizce öğrenme sürecine girmeden önce yapılacak ilk şey, güzel bir planlamadır. Öğrenci, çalışan veya emekli olmanız ve ayıracak vaktinizin sınırlı olması önemli değil. Önemli olan şey, elinizde öncelikle bir planınızın olması. Bu planlamayı yaparken İngilizceye ayıracağınız vakit mümkünse günlük iki saatin altına düşmesin. Yapacağınız planlamada ilk olarak konu anlatımını izlemeye yer verin, fakat bir kere değil. İzlediğiniz konu anlatımını ezbere anlatabilecek düzeye gelene kadar tekrar tekrar izleyin. Her izlediğinizde başka bir ayrıntıyı fark edeceksiniz.

Daha sonra, anlatılan konunun alıştırmalarını çözmeye koyulun. Boşluk doldurmalı ve soru-cevaplı alıştırmalar da yapın tabi ki ama onlar sizi bir noktaya kadar götürecektir. Götürdüğü nokta ise anlayıp konuşamama noktasıdır. Sonrasında bir “Çeviriyle Öğren” edinin ve en ağır alıştırma türü olan Türkçe-İngilizce çeviriler yapmaya çalışın.

2- Kelime ezberleyin

Planlamanıza kelime ezberlemeyi dahil edin. Kelimeler İngilizcenin olmazsa olmazı çünkü sınırlı kelimeyle sınırlı konuşursunuz. Konuşurken tıkanmamak için mümkün olduğunca çok kelime öğrenmelisiniz. Kelimeler sizin dildeki gücünüzdür. Kelime ezberleme yöntemlerini anlattığım bir önceki derse gitmek için buraya tıklayabilirsiniz.

3- Planınıza sadık kalın

Plan hazırlamak kadar önemli olan şey, hazırlayacağınız plana sadık kalmanız. “Bugün bir saat çalışamadım, yarın iki saat çalışırım olur biter” dediğiniz noktada ipin ucu kaçar çünkü dil öğrenmek düzenli tekrar gerektirir. Kiminiz evli, kiminizin çocuğu var, kiminizin işi çok yoğun, kiminizin dersleri çok ağır… Bahane hiçbir zaman bitmez. Gerekirse sabahları bir saat erken uyanın. İngilizce öğrenmeyi hayatınıza göre değil, hayatınızı İngilizce öğrenmeye göre şekillendirin. İçine girdiğiniz ciddi temponun farkına varın ve kendinizi disipline edin.

4- Planlarınız planda kalmasın

Ya, o değil de; İnanç Akbaş diye bir abinin fitness üzerine YouTube kanalı var. Videolarını döndürüp döndürüp izliyorum ama hala fit olamadım. Hayır, izleme yöntemimde mi bir tuhaflık var diyorum, sesi falan açıyorum ama fayda etmiyor. En az yüz kere izleyip bir kilo veremez mi ya insan.

Sanırım mesaj yerine gitti. Siz bir kuyunun dibindesiniz. Ben size bir merdiven uzatıyorum. Tırmanmak da sizin elinizde, tırmanmamak da, bir yere kadar tırmanıp bırakmak da. Ben bugün hangi öğrencime sorsam “İngilizce öğrenmeyi çok istiyorum” diyor. Bir şeyi öncelikle istemek güzeldir ama birinci aşamadır. İkinci aşama istediğiniz şey için gereken çabayı göstermek… Öbür türlü olsaydı ben şu ana kadar 7 dil biliyor olurdum herhalde.

5- Telaffuza takılmayın

Ülkemizde verilen İngilizce eğitimlerinde telaffuz sanki en önemli şeymiş gibi ilk sıraya konuluyor ve her yıl birçok öğrenci -th harflerini doğru telaffuz edeceğim, -r’leri söylemeyeceğim derken telef oluyor. Oysa dünyanın çoğu yerinde telaffuz ileri düzey bir İngilizce bilgisi sayılıyor ve birçok kişi kendi ana dillerinin aksanıyla dertlerini rahatlıkla anlatabilecek düzeyde İngilizce konuşuyor. Bir kelimeyi, başka bir kelime olarak anlaşılacak düzeyde kötü telaffuz etmediğiniz sürece sizi anlayacaklardır, merak etmeyin. Şu an bizim okullarımızda öğretilen İngilizceyi bir tek kraliyet ailesi konuşuyor, bir de CNN muhabirleri.

6- Duyduklarınızı İngilizceye çevirmeye çalışın

Örneğin televizyonda haberleri izliyorsunuz veya radyoda Türkçe bir şarkı dinliyorsunuz. Boş durmayın; zihninizde İngilizceye çevirmeye çalışın. Şu ana kadar yayınladığım videolarda edindiğiniz bilgiyle bile birçok cümleyi İngilizceye çevirebilecek durumdasınız. “Bunu İngilizcede nasıl söylerim?” sorusu 7 gün, 24 saat aklınızdan çıkmasın. Anlayıp da konuşamayanlar kervanındaki yerinizi almak istemiyorsanız bu zihin jimnastiğiyle bilginizi taze tutun.

7- İngilizce filmleri İngilizce altyazıyla izleyin

Bakın Türkçe altyazı demiyorum. Altyazısız da demiyorum. İngilizce altyazı diyorum çünkü gözünüzün gördüğü İngilizce metinler, kulağınızın aynı anda duyduklarıyla eşleştirilecek ve bu size şunları kazandıracak: telaffuz bilgisi, anlamlarını durumdan çıkartabileceğiniz için, kelime bilgisi ve her şeyden önemlisi, hangi cümlenin hangi durumda söylendiği bilgisi. Diller arasında söylem bazında farklılıklar olabiliyor. Mesela birisi bize iyilik yaptığı zaman biz “teşekkür ederim” diyoruz ama İngilizler “takdir ediyorum” diyebiliyor (I appreciate) ve bu bilgi hiçbir gramer kitabında yazmıyor. Belki şu anda İngilizce bir filmi İngilizce altyazıyla anlayabilecek düzeyde değilsiniz ama 100 videoluk bu seri bittiğinde sizden beklentim bu olacak.

8- Şarkılara takılmayın

Şarkı sözleri anlam bütünlüğü oluşturmayabilir. Şarkı sözleri sadece kafiye olsun diye seçilmiş olabilir. Şarkı sözleri, müziğin ritmine göre uzatılarak veya kısaltılarak telaffuz ediliyor olabilir. Dolayısıyla şarkıları anlamak, normal bir konuşmayı anlamaktan daha zordur. Size de verilmiş olduğunu tahmin ettiğim “bol bol İngilizce şarkı dinleyeceksin abi” tavsiyesini bence unutun. Bilakis, İngilizceyi yeni öğreniyorsanız şarkıları anlamaya çalışmanız moralinizi bozabilir ve kendinize güveninizi azaltabilir. Bunun yerine, haber spikerlerini dinleyebilirsiniz ama yine de buna ayıracağınız vakti, İngilizce altyazısı olan şeyleri izlemeye harcarsanız çok daha karlı çıkarsınız.

9- Okuyun

Özetle şunu söyleyeyim: ne kadar çok İngilizce kitap okursanız İngilizceyi o kadar çabuk öğrenirsiniz. Çok açık ve net, doğru orantılı bir denklemdir bu. Kitapçılara gittiğinizde her seviyeden hikâye kitapları olduğunu göreceksiniz ve fiyatları çok çok makul. Bunlardan bolca alın ve okuyun. Mümkünse CD’li olanları tercih edin. CD’li bir kitabı okuyup bitirdikten sonra en son aşamada CD’den dinleyin ve dinlerken de kitaptan takip edin. Kitap seçerken de bulunduğunuz seviyenin bir üstündeki, yani sizi birazcık zorlayan bir kitabı seçmeye özen gösterin. Şunu unutmayın, 2. seviyedeyseniz, 3. seviye bir kitabı zorlanarak okuyup bitirdiğinizde seviyeniz büyük ihtimalle üçe çıkacaktır.

10- Kolaya kaçmayın

İngilizce popüler bir dil ve öğrenmek isteyen kişi sayısı fazla. Dolayısıyla bu kişileri sömürmek isteyen kişi sayısı da fazla. Biz altı ayda öğretiyoruz, biz üç ayda bitiriyoruz, bir haftada İngilizce, üç günde konuşturuyoruz, konuşarak öğretiyoruz, uykuda öğretiyoruz, şırıngayla enjekte ediyoruz diyenlerden uzaklaşın. Her şeyden önce bir dili öğrenmek bilimsel olarak 2 yıldır. Kendi tecrübelerimden de bunun böyle olduğunu biliyorum. Bir noktada yorulacaksınız, bırakmak isteyeceksiniz. “Bitmedi ya şu kelimeler” diyeceksiniz. Bu noktada bu teklifler ilginizi çekecek. Emin olun herkes bu aşamalardan geçiyor ve herkesten aldıkları küçük meblağlarla büyük servetler kazanan bir kitle var.

Umut tacirlerine bel bağlamadan, ömrünüzün iki yılını bu işe adayarak, size çok farklı kapılar açabilecek bir dili kendi çabalarınızla öğrenebilirsiniz.

Herkese başarılar diliyorum.

Bu yazı Bonus Dersler kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

İngilizceye Nasıl Çalışmalıyım? için 7 cevap

Bir yanıt yazın